Hkm: “bilgi,
bilgelik”. Hikmet sahibi kimdir? Bilge olandır.
Ateistlerin ilk çıkmazı dinlerdir. Yaygın dini görüş ve uygulamaların
birçok yanlışını gören samimi insanlar bu noktada durup düşünüyorlar. Eğer
tanrı varsa böyle emirler vermiş, böyle söylemiş olamaz. Mesela “dinden çıkanı
öldürün” demiş olamaz, kadının köleleştirilmesini teşvik ediyor olamaz! Demek
ki tanrı yok. Bu noktada bir merakın varsa dinleri daha iyi araştır. Örneğin
İslam dinini araştırıyorsan bu dinin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu bilerek
araştır.İslamı müslümanların hali, uydurmalar, hadisler, mezhepler ve hocalar
üzerinden değerlendirme. Ve Kuran’da anlayamadığın veya yanlış anladığın yerler
varsa doğrusunu öğreneceğin günü bekle. Eğer hiçbir dine inanmak istemiyorsan
bunun tanrının olmadığına bir işaret olarak görme.
Ateistlerin ikinci çıkmazı dünya üzerindeki acılar ve
kötülüklerdir. Bu denli işkencelere, acılara, savaşlara izin veren, göz yuman
bir tanrı olamaz diyorlar. O halde tanrı yok. Peki bunların aslında mümkün
olması gerektiğini neden düşünmüyorlar? “kötü” kavramı olmasaydı “iyi” kavramı
da olamazdı. Neye göre iyi? Hem eğer “irade” diye birşey varsa bunun gereği
olarak iyiyi ve kötüyü seçme şansımız olması gerekiyor. Hadi istediğiniz gibi
olsun, “kötü” kavramını ortadan kaldıralım. Ne oldu? “şuur” da kalmadı artık
insanda. Doğa’da bize olumsuz gelen hiçbir şey olmasın istedik daha sonra.
“acı” kavramını ortadan kaldırdık şimdi de. Ne oldu? “his” denen birşey kalmadı
artık insanlarda. Dokunduğun nesneleri hissedemiyorsun. Yani kendi kafamıza
göre bir evren sistemi kuramayız. Eğer mevcut sistemin yanlışlarını anında
bulup itiraz edecek aklınız varsa daha iyisini kuracak aklınızın da olması
gerek. Bu akılsa ancak tanrısal bir akıl olabilir. Kendini “mutlak” bilge
görme.
Ateistlerin üçüncü çıkmazı ise tanrının varlığına inanmak
için onu görmeleri gerektiğini düşünmeleridir. Bu temelde çürük bir düşüncedir.
Bu düşüncede olan birinin kafasındaki tanrı imajı yanlıştır. Herşeyi yaratan,
bilen, sonsuz birşey. Sonsuzluğu algılamak mümkün müdür? Beş duyu organınla
sonsuzu görme, onu duyma, ona dokunma şansın olabilir mi? Kesinlikle olamaz. Bu
durumda hangi deney, hangi gözlem sana %100 tanrı vardır diyebilir? Burada
temel yanılgı insanın herşeyi kendi bilgi kapasitesine indirgeme ihtiyacıdır.
Şu bir gerçek ki insanlık milyarlarca yıl bilim geliştirse dahi “sonsuz” u
idrak edemeyecek. Eğer bunu kabullenemiyorsanız ateist olmak için birçok
sebebiniz olabilir. Bilmiyorum bu bir kibir midir yoksa dar görüşlülük müdür?
Bunların dışında ateistliğin arkasına sığındığı birçok
bilimsel, sosyal, vicdani çıkmazlar olabilir. Burada asıl bahsetmek istediğim
“hikmet nazarıyla bakamamak” tır. Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş.
Sizinki de o misal, aklının ispatlayamadığı veya ilk bakışta anlayamadığın,
yanlış anladığın veya işine geldiği için yanlış anlamak istediğin şeye “yok,
olamaz” diyorsunuz. Senin için içinde milyarlarca yıldız bulunan milyarlarca
galaksi, mikro alemlerde de akıl almaz rakamlarla açıklanmaya çalışılan
sistemler yaratılmış ey insan! Sense bunların tesadüfen olacağına inanıyorsun
veya bunlar zaten ezeli ve ebedidir, doğa herzaman bir döngü içindedir diyorsun.
Bugün seni bilim de yalanlıyor. Sen aptal değilsin, biz de sana aptal ol
demiyoruz. Biz de bilimsel düşünceyi destekliyoruz. Lakin bu bilimin ötesinde
bir inanç. Buna ancak vicdanın ve mantığınla ulaşabilirsin. Seni bundan
uzaklaştıracak en önemli etken “kibir” ve “birgün bilim bulacak, görürsünüz”
gibi insafsızca bir iddiadır.
Eğer biz insan denen varlığın sınırlı bir bilgi edinme
kapasitesine sahip olduğunu ve bunun üzerinde herşeyi bilen ve herşeyi olması
gerektiği gibi doğru yapan, doğadaki tüm olayları ve olguları en ince
ayrıntısına kadar düşünen, en ufak canlının dahi rızkını akıl almaz yöntemlerle
veren bir “bilge” şahsiyetin olabileceği erdemini taşırsak o zaman egomuzdan
kurtulup bir yaratıcı inancına sıcak bakabiliriz. Çünkü vicdan bunu söyler...