11 Haziran 2014 Çarşamba

Rahatsız Edici Üstünlük Çabası



Bana en çok nasıl insanları sevdiğimi sorsalardı sanırım yanında en rahat olabileceğim insanlar diye cevap verirdim. Peki bu rahatlığı sağlayan nedir?

Günlük hayatta insanlar sürekli sözlü bir savaş içindeler. Olaylar sürekli ben merkezli bir yaklaşım çerçevesinde değerlendirildiğinden ötürü her zaman bir haklı çıkma, üstün olma yarışı var. Yenilmeye tahammül, kibirdense taviz yok. Kendini adeta beyin olarak kabul edip diğer insaları gerizekalı konumuna koymaktan zevk alan bir zihniyet var. Peşin ve kesin hükümler vererek emir kipleri kullanmaktan da geri durmayan bir zihniyet.

Böyle insanların baskısına dayanamayan diğer insanlar da içgüdüsel olarak aynı yöntemle cevap vermek durumunda kalırlar. Doğduktan itibaren bu sonsuz döngünün içine giren insan eğer doğru-yanlış muhakemesini yeterince yapamazsa bir süre sonra ne kendisine yapılan aşağılanmayı fark edebilir ne de bir başkasını aşağıladığının farkına varıp pişmanlık duyabilir. Yani artık bahsettiğim savaş çoktan başlamıştır. İki taraf da kazanmanın verdiği haz ve kaybetmeme hırsıyla bu savaşı sürdürür. İki taraf da almış olduğu manevi hasarları kavrayamaz, kavrasa bile umursamaz. Birbirlerini adeta birer canavara dönüştürürler.

Hepimiz ister istemez birilerinin kalbini kırıyoruz. Bunu en aza indirmek kuşkusuz özel bir çaba gerektirir. Bunun farkına varmazsak insanlarla olan sebepsiz savaşımız sürüp gider.

İşte bu üstünlük yarışına giren insanlar beni rahatsız ediyorlar. Onların yanında rahat olamıyorum. Kendimi adeta “mal” gibi hissediyorum. Gerçekten de davranışlarımız her insan veya insan topluluğuna göre farklı kombinasyonlar şeklinde oluşuyor. İşte böyle kişilerin yanında bütün kombinasyonlarım altüst oluyor. Geriye kalan savaşma seçeneği de kötü bir davranış olduğundan en iyisi fazla muhatap olmaktan kaçınmak diye düşünüyorum. 

Oysa ki herkes kendini en değersiz ya da nispeten değersiz görse ortaya gayet hayvansı olan savaşma ve üstünlük kurma hazzından kat kat üstün olan tevazu, hoşgörü ve nezaketin vermiş olduğu başka bir haz çıkacaktır. Hem de sonsuza dek etkisini yitimeyen insan olma hazzı…

Son olarak bu yazımdan kimsenin alınmasını istemem. Eleştirdiğim toplumun ta  kendisidir. Yani ben ve bütün insanlar buna dahildir. Zaten en çok arzu ettiğim şey de kendimizi her daim eleştiriyor olmak. “Ben” gibi düşünmemek, benliğinden çıkıp da düşünmek…

Her Şeyin Teorisi

1- Acizim Her şeye güç yetiremem, mutlak güce sahip değilim. Duyu organlarım kısıtlı, her şeyi bilemem. Ölümlüyüm. 2- Zaaflarımın farkındayı...