Tanrı olmadan onu tam olarak kavrayabilir miyiz? Yani biz
tanrının ta kendisi değilsek eğer onu anlayabilir miyiz? Bence mümkün değil.
İnsan olarak hep bir bilinene, aşina
olunana yönelme, onu sevme eğilimimiz var. Olayları veya olguları hemen bir
sınıflandırma ve nitelendirmeye tabi tutma ihtiyacı duyarız. Bilmeyi bir erdem
sanarız fakat bilmemek bana göre daha büyük bir erdemdir. Bilginin doğruluğunu
veya erişilemezliğini yeterince sorgulamayız.
İnsan için duyu organları dışında
kalanlar belirsizdir. Yaratılan tüm varlıklar içinse tek bir mutlak sonsuzluk
ve belirsizlik vardır: Tanrı.
Bilimsel düşünmek sadece deney ve gözleme dayalı düşünmek
anlamına gelmez. Felsefe ve mantıkla içi içe geçmiş bir düşünce şeklidir. Bu
bağlamda bir tanrının varlığına inanmak bilimsel düşünce gerektirir.
Bilim ve felsefe aslında dini çürütmekten ziyade onu besleyen unsurlardır.
Nitekim belirsiz bir varlığa inanmak için gereken delilleri araştırmak,
mantıksal çıkarımları ve sorgulamaları yapmak bilim ve felsefe sayesinde
mümkündür.
Biz bu aciz halimizle henüz “varlık” ve “yokluk” kavramlarını
bırakın açıklamayı bunların dışında bir durumdan dahi haberimiz yok. Mümkün
olabilecek sonsuz duyu türünden haberimiz yok. Olay ve olgu dışında başka
kavramlar olabilir bilemeyeceğimiz, ya da bilmekle dahi ilgisi olmayan. “Sonsuzluk”
öyle bir kavram ki adını bile koymaktan kaçınabiliriz. O halde tek
yapabileceğimiz bilinmezliğe inanıp saygı göstermek olacaktır.
Adına tanrı ya da Allah deyin hiç fark etmez, bir yaratıcının
olmadığına inanmak ve bilinmezliğini kabullenememek bana göre hiç de bilimsel değil!