Bana en çok nasıl
insanları sevdiğimi sorsalardı sanırım yanında en rahat olabileceğim insanlar
diye cevap verirdim. Peki bu rahatlığı sağlayan nedir?
Günlük hayatta
insanlar sürekli sözlü bir savaş içindeler. Olaylar sürekli ben merkezli bir
yaklaşım çerçevesinde değerlendirildiğinden ötürü her zaman bir haklı çıkma,
üstün olma yarışı var. Yenilmeye tahammül, kibirdense taviz yok. Kendini adeta
beyin olarak kabul edip diğer insaları gerizekalı konumuna koymaktan zevk alan
bir zihniyet var. Peşin ve kesin hükümler vererek emir kipleri kullanmaktan da
geri durmayan bir zihniyet.
Böyle insanların
baskısına dayanamayan diğer insanlar da içgüdüsel olarak aynı yöntemle cevap
vermek durumunda kalırlar. Doğduktan itibaren bu sonsuz döngünün içine giren
insan eğer doğru-yanlış muhakemesini yeterince yapamazsa bir süre sonra ne
kendisine yapılan aşağılanmayı fark edebilir ne de bir başkasını aşağıladığının
farkına varıp pişmanlık duyabilir. Yani artık bahsettiğim savaş çoktan başlamıştır.
İki taraf da kazanmanın verdiği haz ve kaybetmeme hırsıyla bu savaşı sürdürür.
İki taraf da almış olduğu manevi hasarları kavrayamaz, kavrasa bile umursamaz.
Birbirlerini adeta birer canavara dönüştürürler.
Hepimiz ister
istemez birilerinin kalbini kırıyoruz. Bunu en aza indirmek kuşkusuz özel bir
çaba gerektirir. Bunun farkına varmazsak insanlarla olan sebepsiz savaşımız
sürüp gider.
İşte bu üstünlük
yarışına giren insanlar beni rahatsız ediyorlar. Onların yanında rahat
olamıyorum. Kendimi adeta “mal” gibi hissediyorum. Gerçekten de davranışlarımız
her insan veya insan topluluğuna göre farklı kombinasyonlar şeklinde oluşuyor.
İşte böyle kişilerin yanında bütün kombinasyonlarım altüst oluyor. Geriye kalan
savaşma seçeneği de kötü bir davranış olduğundan en iyisi fazla muhatap
olmaktan kaçınmak diye düşünüyorum.
Oysa ki herkes
kendini en değersiz ya da nispeten değersiz görse ortaya gayet hayvansı olan
savaşma ve üstünlük kurma hazzından kat kat üstün olan tevazu, hoşgörü ve
nezaketin vermiş olduğu başka bir haz çıkacaktır. Hem de sonsuza dek etkisini
yitimeyen insan olma hazzı…
Son olarak bu
yazımdan kimsenin alınmasını istemem. Eleştirdiğim toplumun ta kendisidir. Yani ben ve bütün insanlar buna
dahildir. Zaten en çok arzu ettiğim şey de kendimizi her daim eleştiriyor
olmak. “Ben” gibi düşünmemek, benliğinden çıkıp da düşünmek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder